2 Temmuz 2013 Salı

Sen, ben, biz...


Bu şehrin ışıkları bir yanar birde söner
Gece sisi gündüz dumanı tüter, bir kalbim var hiç ona benzemez
Yanar sönmeyen ateş dumanı tütemez 
bilir misin bu şehirde sana aşık biri var.... 

Bu şarkıyı bana söylemeye başladığında bana sorsan ben 19, sen 19.5; sana sorsan ben 19 sen 21 yaşındaydık. Nasıl bir hesap yapıyorduk da bu kadar farklı iki yaş çıkıyordu ortaya bilemiyorum :) Kaç yaşında olduğumuzun bir önemi yokmuş aslında. Birbirimizi sevmeye başladığımız yaştaydık, onu bilsek yetermiş.

Hiç sevmediğim soğuk şehir, Bolu'nun soğuk sokaklarında sevmeye başladık birbirimizi. Hiçbirşeyini sevemediğim, alayına isyan ettiğim o soğuk sokaklarda bir tek seni sevdim. Sonradan Bolu'yu da sevdim ama kimden ötürü senden ötürüüü :)

Herkesin bildiği o güzel günde 18.03.2005'te bugünü asla tahmin edemezdim ama bugüne elele beraber geleceğimizden çok emindim. Ya da hep çok istedim diyelim. Her tartışmada ne zaman biteceğini bilmesem de bi zaman tartışmanın biteceğini kesin biliyordum. Çünkü ben sana her Cemmiiiiiiilll dediğimde sen bana Caaanıııımmm dedin ya ben sana hiç içten kızamadım. Kızamadığımda kendime çok kızdım ama sana yine kızamadım, kıyamadım...

Şimdi bir çerçevenin içinde kucağımızda biricik oğlumuz aile resmimize bakarken hala inanamıyorum ve heran şükrediyorum. Betül&Cemil den, anne Betül baba Cemil e dönen halimiz. Evrim değiştiren pokemonlar gibiyiz inanılır gibi değil :))

Velhasıl uzun insan, uyuz insan (: koca kişisi, evimin direği, gemimin küreği Cemilcimmm: ünlü düşünür Trabzonlu teyzenin de dediği gibi "Ben  seni çok sevdummmm" :))

Ben seni çok çok sevdum, ben seni hep sevdum, hele şimdi şirin baba oldun ya daha da bi sevdum...

Fıdıllıoğulları olarak nice senelerimiz olsun inşallah...