İlköğretim
çağlarımda annemin bitmek, tükenmek bilmeyen enerjisine hayran olurdum. Hatta
bu enerjiyi nereden bulduğunu bir türlü anlayamazdım. Bütün gün işte çalışır,
akşam eve geldiğinde hiç vakit kaybetmeden mutfağa girer, harika yemekler
hazırlardı. Tabi bununla da bitmiyor, ütü, çamaşır, bulaşık vs. bunların
içinde. 2 çocukta cabası tabii ki.
Şimdi bu enerjiyi
nereden aldığını çok iyi anlıyorum. Allah, kadına anne olduğunda bu enerjiyi
otomatik olarak veriyormuş meğerse. Bir elinde market poşeti, diğer elinde
çocukla eve çıkamayan babaya karşılık, her şeyi aynı anda düşünebilen bir anne
oluyor evin içinde.
Sabah yataktan
kalkar kalkmaz, anne kendini çok programlı moda alıyor. Bütün işler sırasıyla
ve bütün yoğunluğuyla bekleyedursun. Hemen oracıkta uykusunu almış, günün
tamamını oyunla geçirmek isteyen velette bulunuyor. Küçük adamın –oyunlar
dahil- bütün ihtiyaçları giderildikten sonra uykusu için ayrılan 1 saatte koşu
başlıyor. Artık işlerin neresinden tutarsan veya bu ara hazırlanmaya çalıştığım
KPSS. Öncelik sırasına göre hemen bir plan çiziliyor ve işler başlıyor. Beni
şaşırtan evlenmeden önce çalışırken sadece 1 saatte saçımla kıyafetimi
hazırlayamazken bu hale gelmiş olmak.
Bu olayın bir üst
versiyonu var ki akıllara zarar. Çalışan anneler!!! Bu konuda çok başarılı
arkadaşlarım var. İş, çocuk, ev üçgeninde başarılı olup bir de kendilerine
sosyal hayat çıkartıyorlar. Ben önlerinde saygıyla eğiliyorum.
Çocuk olayı zor,
bana göre değil, daha erken diyenlere şiddetle katılırken, şu an şiddetle karşı
çıkıyorum. Aynı anda 100 şey düşünmeyi, her sabah aynı güne farklı oyunlarla
uyanmayı, çok yorulmayı, az uyumayı seviyorum. Çok programlı anne olmayı ayrıca
seviyorum.
Beni ben yapan
oğluma sağlık…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder